|
||
|
Merhaba
Sizlerle, internet sitem üzerinden bilgi ve tecrübelerimi paylaşmaktan büyük mutluluk duyacağım. Bunu yaparken de bir kaynağa bağlı kalmadan, şimdiye kadar öğrendiklerimi ve hastalarıma uyguladıklarımı size aktarmaya çalışacağım; sadece meslektaşlarımla paylaşacağım makale ve bilgiler bir kaynağa bağlı olacaktır. Ancak doğru olan şudur: Ebeveynlik içgüdüseldir. Çocuğunuzun bakımında ne bir internet sitesinin önerilerine, ne bir çocuk bakım gelişim kitabına, hatta bazen doktorunuzun dediklerine bağlı kalmayın. Sizin çocuğunuz başkalarına benzemez, o çok özel bir çocuk (tek yumurta ikizi olsa dahi).
Sağlık Dolu Günler Dilerim.
“Bebek gibi uyumak” sadece yanlış bir deyimdir. Bebekler sık sık ve ağlayarak uyanırlar. Ağlamak bebeğin dilidir.
Gaz sancıları olmasaydı; bebekleri büyütmek, sanırım, çok daha kolay ve keyif verici olurdu. Saatlerce süren, bitip bitip tekrar başlayan, yırtınırcasına ağlayan bebeklerin bu durumuna dayanabilmek, hele hele gencecik, deneyimsiz bir anne için çok zor olsa gerektir. Ancak annelerin unutmaması gereken bir nokta da; bugüne kadar gaz sancısı nedeniyle zarar görmüş bir bebeğin görülmemiş olmasıdır. Burada hemen söylememiz gerekir ki; bebeklik dönemindeki ağlamaların hepsinin nedeni de gaz sancıları değildir, son sözü doktor söyler. Bunların bir kısmının tedavisini siz, bir kısmını da doktorunuz verecektir.
15 günden sonra, 3 aydan önce bebek hiçbir problemi yokken 1 saatten 3 saate kadar ağlayabilir.
Aslında aynı başlık altında yer almakla beraber kolikle barsak gazı sancısı farklı şeylerdir. Her ikisi de sağlıklı bebeğin en bunaltıcı ağlama halleridir. Kolik barsak gazı ile ilişkisi olmayan sinirlilik halidir. Kolik her 4-5 bebekten birinde görülür.
Bebeklerde ilk 3 ayın en sık görülen sorunudur. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan sağlıklı bebekte, her tür kontrol edilemeyen ağrıya "kolik" denir. Bu durum, bebeklerin ortalama %20'sinde mevcuttur. Kolik ağlaması normal ağlamadan farklıdır ve sakinleştirilemeden saatlerce ağlar; nadiren ağlama 24 saat boyunca sürer.
Wessel’in 3’ler kuralı:
Tedavi gerektiren herhangi bir tıbbi soruna bağlı olmamasına rağmen, belki anne-babaların en sık doktora başvurma nedeni budur, aileyi en çok gaz sancıları telaşlandırır. Önceleri korkuyla karışık bir telaş; "Acaba anlaşılamayan bir sorun mu var?" Daha sonra ne pahasına olursa olsun bu sancıyı dindirip bebeği rahatlatma isteği.
Bebeklerin tamamı ara sıra ağlar, ağlamayanı yoktur. Her ağlamasının da, mutlaka hemen o anda çözümlenebilecek bir nedeni de olmayabilir. Ancak bu ağlama, günde iki-iki buçuk saati geçmez. Ancak kolikli bebek;
Klasik anlamda koliği olan bir bebek dizlerini yukarı doğru çeker, yumruklarını sıkar ve hareketleri artar. Gözlerini yumabilir veya sonuna kadar açabilir, alnı kırışır, hatta kısa bir süre nefesini tutar. Bağırsak hareketleri hızlanır ve gaz çıkarır ya da kakasını yapmakta zorlanır. Beslenme ve uyku düzeni ağlamayla bozulur; bebek huzursuzlaşır Meme aranan bir bebek emmeye başladıktan kısa bir süre sonra ağlayarak emmeyi bırakabilir veya tam uykuya dalmışken birkaç dakika sonra uyanarak ağlamaya devam edebilir. Her bebekteki kolik nöbetleri farklıdır ve her anne-babanın tutumu değişiklik gösterebilir.
Bebeğinizin normal kilosunda olması ve kolik atakları döneminde de düzenli kilo alması hem doktoru hem de anne-babayı en çok rahatlatacak bulgudur. Bu dönemlerde daha sık kilo takibine gitmekten çekinmeyin. Şu cümleyi çok severim:
“Pediatristler ölçüm doktorlarıdır”
Gaz sancıları, bebek genellikle 10-15. günde olduğunda başlar, 45-50 güne kadar giderek artar. Ben 15. günde bebeğinin çok ağlama şikâyeti ile gelen bir anneye “bundan sonra her gün daha fazla ağlayacak, her gününüz daha kötü olacak” derim. Bu kâbusun sonsuza kadar süreceği düşünülür. Arada iyi günlerin olduğu dönemler bulunabilir. Ancak 1,5 ay civarı ağlama krizi bir tepe yaptıktan sonra bu defa giderek azalmaya başlar ve genelde 3-4. ayda anlam veremediğiniz ağlama nöbetleri yani kolik ağlamaları büyük ölçüde kaybolur ve bir süre sonra da tamamen düzelir. Ne yazık ki, daha az sayıda bebekte, 6-12. aya dek devam edebilir. Prematüre bebeklerde kolik sancıları daha geç başlayıp daha geç kaybolur. Kolik birdenbire veya yavaşça sona erebilir.
Yıllardır bu soruya cevap aranıyor. En çok suçlanan da, bebeklerin henüz gelişmemiş sindirim sistemi. Bebeğin emdiği anne sütü yada mamanın parçalanıp sindirilebilmesi için gereken barsak ve pankreastan salgılanan kimi maddeler vardır; biz bunlara "enzim" diyoruz. Bebeklerde, ilk aylarda sindirim enzimleri son derece azdır. Anne sütünün şekeri laktozdur; bizde bunu parçalayan enzim olan laktaz, bebekte henüz yeterli miktarda değildir. Parçalanamayan ve emilmeyen karbonhidratlar kolon (kalın bağırsakta orta bölüm) florası tarafından kısa zincirli yağ asitlerine ve bazı gazlara dönüşür. Bu nedenle genetik faktörlere bağlı olarak da pek çok bebekte gaz oluşturabilir.
Erkek ve prematüre bebeklerde daha sık görülüri. İlk bebekle sonrakiler arasında sıklık farkı yoktur. Kolik ikinci ve üçüncü çocuklarda daha seyrek görülmez, ancak anne-babalar bebeği susturma konusunda daha idmanlı olabilirler.
Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyve ve meyve sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvelerin olgunlaşmamış olması da gazı artırır.
Bebeğin telaşlı ve sık emmesi de hava yutmasına neden olacak karında bir gerginlik oluşturacaktır.
Annenin gazlı olması ya da gaz oluşturan yiyecekler yemesi diğer gaz sancısı sebebi olabilir.
Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir.
Bebeğin kundaklanması, hareket kabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir.
Gazlı bebeklerin stresli ailelerde daha çok görüldüğüne dair yayınlar vardır. Gebelik stresli geçmişse kolik riski 3 kat artar; bebeğinde kolik varsa annede depresyon daha fazla görülür(yumurta-tavuk ilişkisi). Genç anne, eğitim düzeyi düşük anne sosyal desteği olmayan anne, baba ile ayrı yaşayan anne bebeklerinde kolik daha sıktır.
Kolik şeklinde ağlamak yeni doğmuş bebeğin olgunlaşmamış fizyolojisinden kaynaklanır.
Hayır, ev halkını huzursuz edip uykusuz bırakmak dışında hiç bir tehlikesi yoktur! Tek bir şartla; bir çocuk hastalıkları uzmanı tarafından, ağlama ve huzursuzluğun fıtık, idrar yolu problemi, alerji vb. herhangi bir nedene bağlı olmadığının belirlenmesi gerekir.
Gaz sancısı olan bebekler, sağlıklı bebeklerdir, ortalamanın üzerinde büyür ve gelişirler, gaz sancılarından herhangi bir zarar görmezler.
Sonuç olarak, kolik ağlaması olan bebeğe hiç bir şey olmaz, olan anne-babaya olur. Siz bu ağlamaların bebekler için ileride bir sıkıntı oluşturmayacağını bilin yeter.
İdrarın mikroskobik incelemesi ve kültürü dışındaki tetkikler ender olarak gereklidir.
Aslında koliğin etkin bir tedavisi yoktur. Unutmayın, bu geçici bir durumdur. Sık hekime başvuru, çok ilaç kullanma sonucunu da beraberinde getirebilir. Bu tabii ki istenmeyen bir durumdur.
Bebeği mümkün olduğunca rahat, sakin ve gürültüsüz bir ortamda bulundurmak ve emzirmek gereklidir.
Bebek burnu tıkalıysa beslenirken ağızdan hava yutar, emzirmeden önce buruna serum fizyolojik (Gifrer, Quixx, Babyfiz, NBL Fizyolojik, Bifizol gibi) damlatılıp bebek beslenmelidir.
Hızlı emen iştahlı bebekler daha fazla hava yuttuğundan bunlarda gaz sancısı daha fazla görülmektedir. Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere “Gark” edene kadar gazı çıkartılmalıdır.
Bebeğe gazının çıkmasına yardımcı olmak için bisiklet çevirir gibi pasif bacak hareketleri yaptırmak, bebeğin karnına sıcak bir bez koyduktan sonra ve ısıttıktan sonra uygun bir masaj yağıyla (ki ben en çok “acı elma yağı”nı öneririm) masaj yapmak da önerilir.
Biberonla beslerken bebeğin hava yutmadığından emin olunmalıdır. Biberon çok hızlı akmamalı ya da emerken bebeği zorlamamalıdır. Eğer gaz ve kabızlık yakınması oluyorsa mama değişikliği (Aptamil Conformil1, Humana Antikolik, Hipp Pre Combiotik, Bebelac Almiron gibi) yapılabilir. Miktar da bebeğin ihtiyacına uygun olmalıdır.
Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı, dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemelidir
Bebek ağladığı vakit, 2-3 dakika içinde müdahale edin; ağladığı zaman kucağınıza alarak yalnız olmadığını hissettiriniz. Bebeği daha sık beslemek ve emzik kullanmak da denenebilir. Emme ile bebeğin gaz çıkarması kolaylaşabilir. Yine bebeğinizin karnına ılık havlu (yakmayacak sıcaklıkta olmasına dikkat ediniz) koymak ve yüzüstü yatırarak sırt ve belini okşayarak masaj yapmak yararlı olacaktır. Bazı bebekler de elleri ve kolları açık kalacak şekilde kundaklanmayı sarılmaya tercih edebilir.
Evet, akılcı emzik kullanırsanız işe yarar. Bebekler bir şeyler emmekten hoşlanır, en uygunu da anne göğsüdür aslında. Ancak el emmeye alışan bebek bunu ileri yaşlarında hatta erişkinlikte devam ettirebilir, bunun için de emzik ehven-i şerdir. Fakat
Süt çocuğu koliğinde etkisi kesin olarak kanıtlanmış yalnızca bir ilaç bulunmaktadır. O da ZAMAN’dır.
Pek etkili olmasa da 2 tür ilaç tedavisi vardır.
Birincisi bebeğe zararlı olmayan, yan etkisi pek görülmeyen ilaçlardır. Bu grupta en sık kullanılanı simetikon’ dur. Piyasa da METSİL veya ithal formu SUB-SİMPLEX ismiyle bulunmaktadır. Metsil damla günde 4 defa 8 damla ya kadar verilebilmektedir. Ancak plasebodan (yalancı ilaçtan) farkı yoktur. Sub-simplex içindeki probiotik takviyesi ile daha etkin görülmektedir.
Bağırsak içerisinde bulunan bakterilerin dengesinin değişmesi bebek koliğine neden olabilir. Bu amaçla kullanılan probiotiklerin (ilaç ya da mama) bazı bebeklerin ağlama sürelerini azalttığı bilinmektedir. (MAFLOR DAMLA, BİOGAİA DAMLA, COLİNOX DAMLA gibi)
Yine çocuklar için hazırlanmış karbonatlı formüller de vardır. NURSE HARVEY’S, NEO BABY GRİPE WATER bunlar içinde en sık kullanılanıdır. Naturel gaz giderici damlalar (ZINCO GAZ ŞURUBU) da bitkisel içerikli ve bebeğe yan etkisi olmayan ilaçlardandır. Bu grup ilaçlar için tavsiyem: “ya hiç kullanmayın ya da kullanırsanız düzenli kullanın”
Anason, rezene, papatya, nane çayları, oğul otu, kimyon, hindistan cevizi de bebekte sancıya iyi gelir. Hatta bazı bebekler rezene çayı kokusu ile bile uykuya dalabilir. Ancak reflusü olan bebeklerde bu çaylar akciğerlere kaçabilir. Bu destekler anne sütü alımını azaltabilir. Bu ürünlerin öncelikle anneler tarafından kullanılarak bebeğe sütten geçmesi daha akılcıdır.
Zor durumdaysanız ağızdan sukroz (lokum!) deneyebilirsiniz.
Bazı çocuklarda bu ilaçların hiçbir yararı olmayabilir.
İkinci grup ilaçlar arasında ise barsak hareketlerini azaltan bazı ilaçlar bulunmaktadır. Ancak bunlar ciddi ilaçlar olup önemli yan etkileri bulunmaktadır. (Disiklomin hidroklorid, atropin, fenobarbital) Çok ciddi vakalar için sadece doktor kontrolünde kullanılabilir.
Kolik ve paroksismal ağlama konusunda sevindirici nokta bu bebeklerin fiziksel ve duygusal olarak yıpranmamasıdır (aynı şeyi anne-babaları için söylemek güçtür) ve sonradan gayet iyi gelişme gösterip, diğer çocuklara kıyasla davranış bozukluğu göstermezler. Bebekliklerinde canhıraş bir şekilde ağlayanların sessiz sakin ağlayanlara kıyasla ileride problemlerin çözümünde daha iyi oldukları gösterilmiştir. En rahatlatıcı olan yanı ise sonsuza kadar sürmeyecek olmasıdır.
Ancak bir çalışmada bebek iken ağır koliği olanlarda 10 yaşta alerji ve mide-barsak sistem hastalıkları daha fazla bulunmuştur, daha dışa dönük kişilik yapıları vardır, uyku sorunları ve huzursuzluk daha yaygın bulunmuştur.
Kolik, gerek anne sütü gerekse formül mama ile beslenen bebeklerde görülebilir. Emziren anneler, genellikle kendi yedikleri ile bebekte gaz sancısı düzeyi arasında bir ilişki olduğunu fark ederler. Örneğin, inek sütü içtikleri zaman bebek daha huzursuzdur. Şiddetli gaz sancısı çeken bebek varlığında, annenin inek sütü ve süt ürünlerini bir kaç gün keserek bir değişiklik olup olmadığını gözlemlemelidirler. Değişiklik yoksa rahatça süt içmeye devam edebilirsiniz, çünkü emziren anne diyetinde günde 500 mililitre süt olması aslında kalsiyum ihtiyacının karşılanması açısından gereklidir.
Kimi anneler, baharatlı gıdaları, buğday ürünlerini, kimi sebzeleri kolikten sorumlu tutarlar. Bunda da gerçeklik payı vardır. Alkol ile çay-kahve de şüpheli maddelerdendir. Baharatlı gıdalardan, çikolatadan kuru fasulye, nohut, turşu, turp, lahana, karnabahar, brokoli, sarımsak, yumurta, turunçgiller, kavun gibi gıdalardan bir kaç gün uzak durmak yarar sağlayabilir. Yarar görürseniz, birer birer, 3-4 gün ara ile saydığımız gıdaları diyetinize ekleyerek, bebeğin tepkisine göre hangisinin gaz yaptığını saptamaya çalışın ve ondan uzak durun. Ancak sıkı diyetler asla ilk seçenek olmamalıdır.
Annenin rezene, kimyon gibi bitkileri kaynatıp içmesi işe yarayabilir.
Formül mama ile beslenen bebeklerde yapılacaklar daha sınırlıdır; doktorunuzla görüşerek, daha az gaz yapıcı bir mama kullanmaya başlayın. Besin alerjisi düşünülen bebeklere hipoalerjenik formül süt verilebilir. Bu özellikteki mamalarda tat problemi vardır, ancak bebek 4-5. günde bu tada alışacaktır.
Bir de, bebeğin beslenme sırasında hava yutmasından sakınmak gerekir, gerek biberon gerekse anne sütüyle beslenen bebeklerde, emerken hava yutturmamaya dikkat! Meme başını, etrafındaki kahverengi alanla birlikte, olabildiğince geniş olarak bebeğin ağzına verin, yanlardan hava yutmasın; biberon alıyorsa, biberonu yatay değil de, dik tutun, bebeğe sadece mama gitsin, hava yutmasın. Geniş delikli biberon ya da özel tasarım biberonlar (Dr Brown doğal akış biberonu gibi) da kullanabilirsiniz.
Bebeğe hemen ilaç başlamak, bebeğe mama desteği vermek ya da anneyi diyete sokmak sık yapılan yanlışlardır. Gene bebeğe gereksiz yere alınan pahalı araçlar (vibrasyonlu beşik gibi) da sık yapılan hatalardandır.
Bebek koliği, ailenin bebeğin ağlamasına çare bulunamadığı gerekçesiyle çok kez (özellikle de gece) hastaneye ve doktora başvurmasına neden olur. Ancak bu durumda yanlışı aileden çok doktor yapabilir. ayırıcı tanıda bebeğin ağlamasına neden olabilecek tüm durumlar gözden geçirilmelidir. Ancak, ne yazık ki sıklıkla ve yanlış olarak mide reflüsü, kabızlık ya da anal darlık tanısı konarak tedavi verilmektedir. Sonuçta, bu tedavilerin hiçbiri işe yaramamakta, bebeğin ağlamaları da geçmemektedir!
Bebek tipik olarak bacaklarını karnına doğru çekip ağladığı için akla ilk gelen şey, doğal olarak kakasını yapamıyor olduğudur. Bu nedenle başta lavman olmak üzere değişik kabızlık tedavileri (lavman, kaka yumuşatıcılar) önerilir ve kullanılır. En sık yapılan yanlışlık da, bebeklerin makatının dar olduğu gerekçesi ile genişletilmesi ve ailelere de bunu evde düzenli olarak yapmalarının söylenmesidir. Bu uygulama iki nedenle yanlıştır: Birincisi, anal darlık cerrahi ve ciddi bir tanıdır ve ancak cerrahi girişim ile düzeltilebilir. İkincisi, darlık gerekçesi ile bebeğin zaten küçük olan anüsüne yapılacak her türlü genişletme girişimi orada yırtılmaya (anal fissür) neden olacaktır. Oysaki bebeğin yakınmasının nedeni sadece bağırsağının kasılmasıdır. Aileye bu konuda bilgi verilip öncelikle endişesi yatıştırılmalı, ardından da nelerin yapılabileceği anlatılmalıdır.
Bir diğer yanlışlık da başka bir hastalığı olan bebeğin ağlamasını kolik olarak yorumlamaktır. Şunlar varsa daha ayrıntılı araştırma gerekir: şiddetli kusma, ishal ya da kabızlık, ateş, gün boyu (sabahtan akşam) aşırı huzursuzluk, yorgunluk, emmeye isteksizlik ve kilo alımının azalmasıdır (günde 15 gramdan az).
Son söz
“Babalar, çocuklarını merak etmesinler; annelerini mutlu etsinler yeter”
Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı